Türkiye, uluslararası arenada önemli bir rol üstlenerek, bölgesinde barış ve istikrar için tarihi adımlar atmaya devam ediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğindeki Türkiye, dünya siyasetinde güvenilir bir aktör olarak öne çıkıyor. İstanbul, barış süreçlerinin merkezi haline gelirken, Rusya ve Ukrayna arasındaki müzakerelere ev sahipliği yapması da bu durumu pekiştiriyor. Bu müzakerelerin perde arkasında yatan önemli bir rekabet alanı ise Karadeniz'deki derin deniz limanları üzerindeki kontrol mücadelesi.
Karadeniz'in Stratejik Önemi
Karadeniz, Rusya için sadece bir iç deniz değil, aynı zamanda Akdeniz ve küresel deniz ticaretine açılan kritik bir jeopolitik nefes borusu konumunda. Rusya, savaşın başından beri Ukrayna'nın denizle olan bağlantısını kesmek için liman altyapılarını hedef alıyor. Bu nedenle, İstanbul'daki müzakerelerde Rusya'nın lojistik egemenlik arayışının yansımaları olması bekleniyor. Kırım'ın ilhakı, Sivastopol Limanı üzerindeki kontrolü sağlama hamlesi olarak değerlendirilebilirken, benzer bir hedef Odesa, Yujniy veya Chornomorsk gibi Ukrayna limanları için de geçerli olabilir.
Limanların Küresel Etkisi
Derin deniz limanları, büyük tonajlı gemilerin yanaşabildiği, enerji ve emtia taşımacılığının ana merkezleri olarak küresel ticarette kritik bir rol oynuyor. Bu limanlar sadece ticari değil, aynı zamanda askeri ve stratejik öneme de sahip. Küresel tedarik zincirlerinin askeri-politik rekabetin bir parçası haline geldiği günümüzde, bu tür limanlar jeopolitik baskı, abluka ve pazarlık aracı olarak da kullanılıyor.
- Ticari Önemi: Büyük tonajlı gemilerin yanaşabildiği merkezler.
- Askeri Önemi: Stratejik konumları nedeniyle askeri operasyonlarda kritik rol oynarlar.
- Jeopolitik Önemi: Ülkelerin bölgedeki etkisini artırma aracıdırlar.
Türkiye'nin Rolü ve Montrö'nün Önemi
Karadeniz'in hem Rusya hem de Ukrayna için jeopolitik nefes borusu olduğu düşünüldüğünde, Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nin Türkiye için ne kadar önemli olduğu bir kez daha anlaşılıyor. Türkiye'nin ev sahipliğinde gerçekleşecek müzakerelerde Karadeniz'in geleceği, sadece iki ülke arasındaki sınır anlaşmazlıkları veya NATO gibi güvenlik başlıklarıyla değil, deniz erişimi ve liman kontrolü üzerinden de dikkatlice değerlendirilmeli. Karadeniz'de kimin söz sahibi olacağı, küresel sistemdeki stratejik dengeleri de etkileyecektir.
Sonuç olarak, Rusya-Ukrayna Savaşı'nın sonu, limanlar üzerinden yeniden çizilecek bir denge haritasıyla belirlenebilir. Derin limanlar, sığ hesaplara kurban edilemeyecek kadar stratejik öneme sahiptir. Türkiye, bu kritik süreçte hem bölgesel istikrarı sağlama hem de kendi çıkarlarını koruma sorumluluğunu taşımaktadır.