16 Mayıs 2025 Cuma

Elizabeth Bennet'e Mektup: Zaman Nereye Kayboldu?

Asude Akman Sönmez'den, edebiyatın unutulmaz karakterlerinden Elizabeth Bennet'e yazılmış dokunaklı bir mektup. Mektup, geçmişe özlem, hayallerin peşinden gitme ve zamanın acımasız akışı üzerine derin bir iç hesaplaşma sunuyor.

Geçmişe Özlem ve Kaybolan Zaman

Asude Akman, mektubuna çocukluk ve gençlik yıllarında Elizabeth Bennet ile kurduğu hayali dostlukları anımsayarak başlıyor. Kuş sesleri eşliğinde, annesinin bahçeli evinde yapılan sohbetler, dünyanın henüz ağır yükler yüklemediği o masum günler, yazarın zihninde taptaze bir şekilde canlanıyor. Ancak zamanın acımasızlığı, o günlerin artık geride kaldığını ve gündelik hayatın koşturmacası içinde bu anıların soluklaştığını hatırlatıyor.

Yazar, kendini denizde kaybolmuş küçük bir balığa benzeterek, hafızasının zayıfladığını ve kelimelerini unuttuğunu ifade ediyor. Eskiden silah gibi kullandığı cümlelerin, şimdi sadece içindeki fısıltılara dönüştüğünü belirtiyor. Bu durum, zamanın insan üzerindeki yıpratıcı etkisini ve geçmişe duyulan özlemi derinden hissettiriyor.

Hayaller ve Gerçekler Arasında

Elizabeth Bennet'i, hem gerçekleşen hem de gerçekleşmeyen hayallerinin temsilcisi olarak gören Asude Akman, onun hikayesinde kendisini bulduğunu dile getiriyor. Kitapların dünyasına sığınan, çevresinden rahatsızlık duyan genç bir kız olarak Elizabeth, yazarın da çocukluk ve gençlik yıllarındaki yoldaşı olmuş. Okumak, onlar için sadece bir bilgi edinme aracı değil, aynı zamanda bir sığınak, gerçeklerin keskin sınırlarına karşı içlerindeki özgürlüğü keşfetmenin en güvenli yolu olmuş.

Yazar, kurdukları hayallerden farklı yollar seçmiş olsalar da, bu yolların onlara bambaşka dünyaların var olduğunu anlamalarını sağladığını belirtiyor. Seçtikleri yollardan pişmanlık duymadıklarını, aksine hayatın tahmin ettiklerinden çok daha derin olduğunu fark etmelerine vesile olduğunu vurguluyor. Hayal gücünün en güzel yanının ise hiçbir zaman tamamen kaybolmaması olduğunu, o hep heybelerinde saklı durduğunu ifade ediyor.

Elizabeth Bennet'in İlham Veren Cesareti

Asude Akman, Elizabeth Bennet'in dar kalıpların çizdiği yolları değil, kendi aklının ve kalbinin işaret ettiği patikaları tercih eden bir genç kadın olduğunu vurguluyor. İçinde yaşadığı dünyanın beklentilerini bilse de, kendi değerlerini bunların önüne koymaktan çekinmeyen Elizabeth'in, olaylara dışarıdan bakabilme becerisi ve hakikati dillendirişi, yazarı erken yaşta düşündürmeye başlamış. Bu durum, yazarın çevresiyle kurduğu mesafede ve hayata eğilerek bakabilme halinde belirgin bir şekilde hissediliyor.

Yazar, Elizabeth'i okurken insanın kendi iç sesine güvenebileceğini, bir kadının düşüncelerinin ve sezgilerinin bir başkasının onayına ihtiyaç duymadan da kıymetli olabileceğini fark ettiğini belirtiyor. Elizabeth'in cesaretinin kendisinde her şeyi değiştirmediğini ancak bazı şeylere başka türlü bakabilmesini sağladığını ifade ediyor.

Sonuç olarak, Asude Akman'ın Elizabeth Bennet'e yazdığı bu mektup, geçmişe özlem, hayallerin peşinden gitme ve iç sesine kulak verme üzerine derin bir iç hesaplaşma sunuyor. Edebiyatın unutulmaz karakterlerinden biri olan Elizabeth Bennet'in, yazarın hayatında bıraktığı izler ve ilham verici cesareti, mektupta etkileyici bir şekilde dile getiriliyor. Yazarın gençliğine, ilk hayallerine ve kelimelerle kurduğu bağa hitap ettiği bu mektup, okuyucuları da kendi geçmişlerine ve hayallerine doğru bir yolculuğa çıkarıyor.

İlgili Haberler