Değerli okurlar, hayat hepimizi kırar. Bazen bir söz, bazen bir kayıp, bazen de hayallerimizin elimizden kayıp gitmesiyle... Hiçbirimiz bu kırılmalardan muaf değiliz. Ancak asıl mesele, kırıldığımız yerden nasıl kalkacağımızdır. İşte tam bu noktada hayat bize bir seçim sunar: Ya kırıldığımız yerden daha güçlü bir şekilde ayağa kalkıp mücadeleye devam edeceğiz, ya da kendimizi kurban rolüne teslim edip seyirci koltuğuna çekileceğiz.
Peki, hayat bir sahneyse sen hangi roldesin?
Hayat Sahnesi: Başrol Mü, Figüran Mı?
Hayat, dev bir tiyatro sahnesi gibidir. Her birimiz bu sahnede bir rol üstleniriz. Kimi zaman şartlar zor, senaryo acımasız da olabilir. Ama nihayetinde seçim bizimdir. Ya kendi hayatımızın başrol oyuncusu oluruz ya da başkalarının hikâyesinde figüran olarak kalırız. Başrol olmak, sorumluluk almaktır. Kendini tanımak, sınırlarını zorlamak, düştüğün yerden kalkmayı bilmektir. Figüran olmak ise kontrolü bırakmak, kaderin rüzgarına kapılmaktır.
Kurban psikolojisi, ilk bakışta rahat ve sorumluluktan uzak görünür. "Benim elimde değildi," "Hayat bana hep kötü davrandı" gibi düşüncelerle birey kendini edilgen bir pozisyona yerleştirir. Ancak bu durum zamanla bir hapishaneye dönüşür. Hayattan beklentiler azalır, umut tükenir ve en acısı, insan kendine olan inancını kaybeder. Oysa mücadele etmeyi seçmek, bir başkasının değil, kendi hayatının direksiyonuna geçmektir.
Kırılmak Bir Çöküş Değil, Yeni Bir Başlangıçtır
Kırıldığın yerden büyüyebilirsin aslında! Önemli olan ve farkındalık oluşturan, bu kırılmalara nereden baktığımızdır. Kırılmaların olumlu mu yoksa hep olumsuz taraflarına mı odaklanıyoruz? Bakış açımızı değiştirerek yaşadığımız ya da yaşayacağımız sonuca direk etki edebiliriz. Hayatın en öğretici anları, genellikle en çok acı veren anlardır. Kırıldığımız noktalar, aynı zamanda en çok öğrendiğimiz, değiştiğimiz, dönüştüğümüz, geliştiğimiz, büyüdüğümüz anlardır. O nedenle her düşüş bir çöküş değildir, bazen yeni bir başlangıcın yepyeni bir kapısıdır. Yaralar, zamanla güce, acılar ise bilgelik kaynağına dönüşebilir.
Elbette seçim bizlerin olmalı her zaman! Kurban olmak mı? Kahraman olmak mı? Her sabah güne uyandığımızda şükretmeli ve aynaya baktığında kendimize şu soruyu sormalıyız: "Bugün hangi rolü oynayacağım?" Seçim bizim elimizde. Kırıldığımız yerden çıkıp hayata meydan okumayı seçebiliriz. Hikâyeni sen yazabilir, hayatın sahnesinde alkışlanacak bir performans sergileyebilirsin. Ya da bir köşeye çekilip seyirci de kalabilirsin. Ama unutma, seyirciler alkışlanmaz. Alkışlar her zaman sahnedeki o cesur oyuncularadır.
Hayat Seni Kaç Kere Kırdıysa, O Kadar Şansın Var!
Hayat seni kaç kere kırdıysa, o kadar defa şansın var demektir yeniden başlamak için! Çünkü önemli olan kaç kez kırıldığın değil, her seferinde nasıl kalktığındır. Seçimini yap öyleyse, hayatının başrolü sen misin, yoksa sadece bir figüran mısın?
Unutma, kırıldığın yerden doğan güç, seni hayatta daha da ileriye taşıyacak potansiyele sahiptir. Kırılmalar, zayıflık değil, aksine güçlenme fırsatıdır. Hayatın sana sunduğu bu fırsatı değerlendir ve kendi hikayenin kahramanı ol!