17 Mayıs 2025 Cumartesi

Türkiye'de LGBTİ+ Hakları Alarm Veriyor! Uluslararası Baskı Artıyor

Türkiye'de LGBTİ+ hakları konusunda yaşanan gerileme, uluslararası kamuoyunun dikkatini çekmeye devam ediyor. İnsan Hakları Derneği, Kaos GL ve 17 Mayıs Derneği'nin ortaklaşa hazırladığı son rapor, Türkiye'nin bu alanda somut adımlar atmaması halinde uluslararası toplum tarafından izole edilme riskiyle karşı karşıya kalabileceğini vurguluyor. Peki, bu raporun detayları neler ve Türkiye'yi bekleyen olası sonuçlar neler?

LGBTİ+ Haklarında Derinleşen Kriz

Yayımlanan EPİ Savunuculuk Raporu 2025, Türkiye'deki LGBTİ+'ların insan haklarına erişiminde yaşanan derin krizi gözler önüne seriyor. Rapora göre, Türkiye, LGBTİ+'ların haklarını sistematik bir şekilde ihlal ediyor ve uluslararası insan hakları standartlarından hızla uzaklaşıyor. Bu durum, yasal ve kurumsal ayrımcılık, nefret söylemi, hak ihlalleri ve cezasızlık kültürü gibi yapısal sorunlarla kendini gösteriyor. Sivil toplum kuruluşları, bu sorunları ulusal ve uluslararası platformlarda dile getirerek farkındalık yaratmaya çalışıyor. Ancak, bazı ülkelerin bu ihlallere sessiz kalması, küresel ölçekte LGBTİ+ karşıtı eğilimlerin ne kadar arttığını da ortaya koyuyor.

Avukat Dikmen'den Rapor Değerlendirmesi

Kaos GL İnsan Hakları Programı Koordinatörü ve raporun yazarı Avukat Kerem Dikmen, raporun içeriğini ve önemini şu sözlerle açıklıyor: "Kaos GL, bu yıl 17 Mayıs Derneği ile birlikte ve Murat Çekiç İnsan Hakları Derneği’nin liderliğinde, 2024 yılında Türkiye'nin Evrensel Periyodik İncelemesi kapsamında tavsiyeleri içeren bir rapor sundu. Raporun sunumu şubat ayında düzenlenen Sivil Toplum Kuruluşları oturumunda yapıldı. Sunumun ardından, hem yerleşik misyon temsilcilikleriyle hem de oradaki delegasyonlarla yürütülen lobi görüşmeleriyle savunuculuk faaliyetleri gerçekleştirildi. Geçtiğimiz döngüdeki tavsiyeleri de dikkate alarak bu yıl toplam 17 başlık altında yeni tavsiyeler hazırladık. Tavsiyeler ağırlıklı olarak LGBTİ+’lara yönelik ayrımcılığın önlenmesine odaklanıyor. Özellikle ayrımcılığa neden olan yasal düzenlemelerin değiştirilmesi, insan hakları mekanizmasının kapsayıcı biçimde yeniden inşa edilmesi gibi temel konular ön plandaydı."

Dikmen, ayrıca Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu'nun (TİHEK) yapısının eleştirildiğini ve bu kurumun daha kapsayıcı bir hale getirilmesi gerektiğinin vurgulandığını belirtiyor. Türk Ceza Kanunu'nun 122. maddesinin ayrımcılıkla ilgili ceza normunun LGBTİ+'ları da kapsayacak şekilde genişletilmesi gerektiği de uluslararası toplum tarafından dile getirilen önemli bir talep.

Raporda Öne Çıkan Bulgular

Rapor, Türkiye'deki LGBTİ+'ların karşı karşıya kaldığı çeşitli sorunlara dikkat çekiyor:

  • Mevcut anayasal hükümlerin LGBTİ+ bireyleri ayrımcılıktan korumak için yetersiz olduğu,
  • Nefret suçları ve ayrımcılık karşıtlığını ele alan mevzuatın eksikliği,
  • Yaşam hakkı, ifade özgürlüğü, barışçıl toplanma ve istihdam hakkı gibi temel hakların ihlalleri,
  • Nefret suçları ve şüpheli ölümlerin genellikle cezasız kalması,
  • Trans bireyler için sağlık hizmetlerine erişimde ayrımcılık ve onur kırıcı cinsiyet tanıma süreçleri,
  • Eğitimde LGBTİ+ bireylerin güvenli ortamlardan yoksun olması,
  • Kamu otoritelerinin LGBTİ+ topluluğunu hedef alan nefret söylemini sürdürmesi ve ayrımcı anlatıların medya aracılığıyla desteklenmesi,
  • TMK 40. madde kapsamında transların cinsiyet uyum sürecinin hâlâ zorunlu cerrahi müdahalelere bağlı olması,
  • İnterseks çocukların rıza dışı müdahalelere karşı korumasız olması,
  • Barışçıl toplanma hakkının fiilen ortadan kalkmış olması ve Onur Yürüyüşleri gibi etkinliklerin sistematik olarak yasaklanması,
  • Sivil toplum kuruluşlarına yönelik soruşturmalarla hak savunuculuğunun kriminalize edilmesi.

Bu bulgular, Türkiye'nin LGBTİ+ hakları konusunda ciddi bir gerileme yaşadığını ve acil önlemler alınması gerektiğini gösteriyor. Almanya, Avustralya, Belçika, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İrlanda, İzlanda, Kanada ve Meksika gibi ülkelerin Türkiye'ye doğrudan tavsiyelerde bulunması, durumun vahametini ortaya koyuyor.

TİHEK'in Rolü ve Eleştiriler

Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK), ayrımcılığın önlenmesi ve işkenceyle mücadele amacıyla kurulmuş olmasına rağmen, yapısı ve işleyişi nedeniyle eleştiriliyor. Kurumun, insan hakları mekanizması olmaktan uzak, dışlayıcı ve ayrımcı bir yapıya sahip olduğu iddia ediliyor. Bu nedenle, TİHEK'in bağımsız ve etkin bir insan hakları kurumu haline getirilmesi, LGBTİ+ haklarının korunması açısından büyük önem taşıyor.

Türkiye'nin LGBTİ+ hakları konusunda uluslararası standartlara uyum sağlamaması halinde, siyasi ve ekonomik sonuçlarla karşılaşabileceği belirtiliyor. Uluslararası toplumun baskısı ve potansiyel yaptırımlar, Türkiye'yi bu konuda adım atmaya zorlayabilir. Ancak, hükümetin bu konuda nasıl bir tutum sergileyeceği ve sivil toplumun çabalarının ne kadar etkili olacağı, önümüzdeki dönemde yakından takip edilmesi gereken konular arasında yer alıyor.

İlgili Haberler