Öcalan'ın Mektubu Okunurken Ben Neden Hapisteyim? Şok Sözler!
Son Dakika

Öcalan'ın Mektubu Okunurken Ben Neden Hapisteyim? Şok Sözler!


13 May 20255 dk okuma16 görüntülenmeSon güncelleme: 04 June 2025

CHP'li Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in tutukluluğu ve Abdullah Öcalan'ın mektubunun okunması arasındaki çelişki, kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. "Terör örgütüne üye olmak" suçlamasıyla tutuklanan Özer, İmralı görüşmelerinde adının geçmesi nedeniyle içeride olduğunu belirtirken, Öcalan'ın mektubunun uluslararası basın önünde okunmasına dikkat çekti. Bu durum, akıllara birçok soru işareti getirdi.

"Barış Sürecine Katkı Veremiyorum"

Kürt sorunu üzerine çalışmalarıyla tanınan Ahmet Özer, tutuklu olmasının kendisini derinden üzdüğünü ifade etti. Özellikle barış sürecine katkı verememesinin en büyük üzüntüsü olduğunu belirten Özer, "Bir tek kişinin bile toplumsal barışa yapacağı katkının ne denli büyük olabileceğini çok vakitsiz kaybettiğimiz değerli dostum Sırrı Süreyya Önder’in şahsında gördüm ve yaşadık. Bugün en büyük üzüntüm içeride olduğum için barış sürecine fiilen katkı veremiyor olmamdır" dedi.

"Bu Ne Yaman Çelişki?"

Ahmet Özer, tutukluluğunun nedenini 11 yıl önceki çözüm sürecine dayandırırken, o dönemde İmralı notlarında isminin geçtiğini belirtti. Ancak Öcalan'ın mektubunun okunması ve kendisinin hala tutuklu olması arasındaki çelişkiyi şu sözlerle ifade etti:

"Düşünsenize 11 yıl önce İmralı’da gene bugünkü heyet üyeleri Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan ile Öcalan arasında geçen bir konuşmada çözüm sürecine katkı vermesi gereken aydın akademisyenler arasında, üstelik iradem dışında üçüncü şahıslar arasındaki görüşmede adım geçiyor diye tutukluyum. Öte taraftan tam da bu nedenle bir barış süreci yürütülüyor, Öcalan’ın mektubu yüzlerce ulusal ve uluslararası basın mensubu önünde okunuyor. Bahçeli bu görüşleri çok önemli ve değerli buluyor. Ben ise, sırf 11 yıl önce adım İmralı görüşmelerinde geçti diye hapiste tutuluyorum. Bu ne yaman çelişki. Bunun izahı var mı? Üstelik o görüşmede adı geçenlerden biri de şimdiki meclis başkanı Numan Kurtulmuş. Oysa adaletin tecellisinin vazgeçilmez koşulu eşitliktir. Tarafsız ve bağımsız yargıdır. O da bugün yok maalesef."

Hukuki Süreç Nasıl İlerleyecek?

Ahmet Özer'in 23 Mayıs'taki duruşması öncesinde yaptığı bu açıklamalar, davanın seyrini nasıl etkileyecek merak konusu. Özer'in avukatları, müvekkillerinin serbest bırakılması için hukuki mücadelelerini sürdürüyor. Kamuoyu, bu davanın adil bir şekilde sonuçlanmasını ve hukukun üstünlüğünün sağlanmasını bekliyor.

Bu olay, Türkiye'deki hukuki süreçlerin ve siyasi gelişmelerin karmaşıklığını bir kez daha gözler önüne seriyor. Ahmet Özer'in durumu, hem siyasi çevrelerde hem de kamuoyunda geniş bir tartışma zemini oluşturdu. Gelecek günlerde yaşanacak gelişmeler, Türkiye'nin hukuk devleti ilkesine ne kadar bağlı olduğunu bir kez daha gösterecek.